Isoruku Yamamoto’nun Dramı ve Pasifik Savaşı, Bölüm II

Burak Köylüoğlu

Bu hafta da büyük stratejisyen Isoruku Yamamoto’nun hayatını ele almış olduğum yazı dizisinin son bölümünü yayınlıyorum.

Bu yazının ilk bölümünü henüz okumadıysanız, buradan okuyabilirsiniz.

Kasım 1941’de ABD-Japonya arasındaki görüşmelerin sonuçsuz kalacağı belli olmuştu. Yamamoto’nun Hawaii Operasyonu yani Pearl Harbor taarruz planı hayata geçirilme kararı verilir.

Pearl Harbor’ a taarruz edecek uçak gemisi görev gücünün komutası donanma bakanlığının ısrarı ile kafası 1920’lerde kalmış Amiral Nagumo’ya verilmişti. Yamamoto bu atamayı istemeyerek de olsa kabul etmek zorunda kaldı. Amaç Yamamoto’nun altına genelkurmaya sadık bir komutan yerleştirerek, Yamamoto’yu kontrol altında tutmaktı. Bu seçimin ileride Japonya’yı nasıl bir felakete götüreceğini kimse fark etmemişti.

Pearl Harbor’a taarruz edecek Japon filosu Kuzey Japonya’dan ayrılarak 12 gün boyunca devasa bir yay çizerek, fark edilmeksizin Hawaii açıklarına ulaşmıştı. Filoda vurucu gücü oluşturan 6 büyük uçak gemisi (Akagi, Kaga, Soryu, Hiryu, Shokaku ve Zuikaku) 408 uçak ile 7 Aralık 1941 sabahı Pearl Harbor’a taarruz etti.

Taarruz, limanda demirli bulunan 8 zırhlı ana muharebe gemisini batırmış ya da kullanım dışı bırakmıştı. Amerikalılar aynı zamanda 188 uçak kaybetmişti. Nagumo sonuçtan oldukça memnundu. Sadece 29 uçak kaybederek, baştan beri çok riskli gördüğü ve benimsemediği bu operasyonu bitirmek niyetindeydi. Üstelik 3 Amerikan uçak gemisi limanda değildi. Ya bu uçak gemileri Hawaii’nin 360 km. açığındaki filosuna taarruz ederse ne olacaktı? Astlarının taarruza devam edilmesindeki ısrarlarına rağmen, operasyonu bitirerek Japonya’ya geri dönme kararı aldı.

Halbuki taarruza devam etmiş olsaydı, Pearl Harbor’daki muazzam ölçekte yakıt depoları, denizaltı üstleri ve kriptoloji üssü imha edilecek idi. Yakıt depoları imha edildiği takdirde Amerikalılar en az bir yıl Pasifik’te operasyon yapamayacak duruma düşecekti.

Yamamoto, taarruzu Japon karasularında demirli Nagano zırhlı ana muharebe gemisinden izlemişti. Nagumo’nun taarruzu kesip dönmesine çok kızmış ama kızgınlığını belli etmemişti. Amirali küplere bindiren en önemli hata, dışişleri bakanlığındaki ve Washington büyükelçiliğindeki beceriksizler nedeni ile taarruzdan tam 3.5 saat sonra savaş ilanının iletilmesiydi. Amerikalılar savaş ilanı yapılmadan yapılan bu baskına karşı inanılmaz bir şekilde bilenmiş, Kongre’de II. Dünya Savaşı’na girilmemesini savunan çoğunluk   bir anda saf değiştirmişti.

Amerikalıların bu savaşı sonuna kadar sürdüreceği, Başkan F.D. Roosevelt’in radyo konuşmasının tonundan anlaşılıyordu.

Üstelik Yamamoto’nun esas hedefi olan üç Amerikan uçak gemisi de saldırıdan kurtulmuştu. Bu gemiler baskın anında limanda değildi.

Pearl Harbor taarruz filosu Japonya’ya döndüğünde, Japon hükümeti, genelkurmayı ve halkı tam bir sevinç histerisi içindeydi. Yamamoto basında bir tanrı gibi gösteriliyordu. Amiral bir dostuna ne düşündüğünü şu sözler ile açıkladı:

“Halk seni bir tanrı gibi görüyor.”

“Eğer bir tanrı olsaydım, ilk önce bu savaşı başlatmazdım.”

Japonlar, Amerikan Pasifik donanmasının sakatlanması ile beraber, Aralık 1941’de Tayland, Filipinler, Guam, Wake Island ve İngiliz Borneosu ve Hong Kong’u ele geçirdi.

1942’ye girildiğinde Japon zaferleri hız kesmeden art arda devam etti. Singapur, Burma, Borneo (Hollanda’ya ait olan bölüm) ve Endonezya tamamen düştü. Filipinler’deki tüm Amerikan ordusu koşulsuz olarak teslim oldu. Japonlar, Avusturalya’ya hava taarruzları düzenlemeye başladı. Endonezya’yı savunan Hollanda “Uzakdoğu Filosu” kendinden daha küçük bir Japon filosu tarafından imha edildi.

Amiral Nagumo komutasındaki beş uçak gemisinden oluşan vurucu güç, Nisan 1942’de Seylan’da konuşlu İngiliz Doğu Donanması‘na ağır kayıplar verdirilerek (bir uçak gemisi ve iki ağır kruvazör) bu filonun geri çekilmesini sağladı. Ancak Nagumo beceriksizliği ile bu filonun büyük bölümünün kaçmasına neden olmuştu.  Mayıs ayında Japonlar Solomon Adaları’nı da ele geçirerek Avusturalya’nın kuşatılmasını tamamladı.

Japonlar bu büyük zaferler ile neredeyse batıda Hindistan sınırından başlayan doğuda Midway’e kadar uzanan, güneyde ise Avustralya’ya kadar ulaşan geniş bir coğrafyayı ele geçirmişti. Japon endüstrisini sorunsuz bir şekilde ikmal edecek hammadde kaynakları artık Japonya’nın emrindeydi.

 

Japonların canını sıkan bazı hadiseler de olmuyor değildi. Çin’deki savaşta Japonlar ülkenin en hayati yerlerine kadar ulaşmıştı ama Generallisimo Çan Kay Şek komutasındaki Çin ordusu halen pes etmediği gibi, Japonlar sadece şehirleri kontrol edebilecek durumdaydı. Japonlar giderek Çin Savaşı’nı nasıl kazanabileceklerini kara kara düşünmeye başlamıştı.

Bu arada Amerikalılar da boş durmuyordu. 18 Nisan 1942 tarihinde Hornet uçak gemisi, Japon savunma sistemini aşarak Japonya kara sularına gizlice yaklaşma cesaretinde bulundu. Uçuş güvertesinde 16 adet modifiye edilmiş B-25 havalanarak, Tokyo’yu bombaladı. B-25’ler için bu operasyon sadece gidiş biletli bir yolculuktu. Uçaklar, uçak gemisine değil, Çin’de Çinlilerin elindeki bölgeye iniş yapacaktı.

Tokyo’daki hasara önemsiz bile denemezdi. Ama Japonlar, Çin’e inen uçaklara erişmek için on binlerce kişinin hayatına mal olacak vahşi bir operasyona girişeceklerdi. Ancak Amerikalılar, Hornet uçak gemisini, B-25 pilotlarını ve Çin’deki sivilleri büyük bir tehlikeye atarak aylarca boyu uğramış oldukları utanç verici yenilgilerden sonra psikolojik bir zafer kazanmıştı.

Mayıs-Haziran 1942 Pasifik Savaşı’nın dönüm noktasıdır. Avusturalya’nın kalan tek nefes borusu olan stratejik önemdeki Port Moresby ve Tulagi noktalarını ele geçirmek üzere Japonlar çıkarma harekâtına başlamak üzeredir.

Ancak Japon haberleşme şifrelerini kısmen çözebilen Amerikalılar, Pasifikte kalan donanmalarının önemli bir bölümünü, 2 uçak gemisi ve 9 kruvazörden oluşan bir filoyu, Mercan Denizi’ne gönderir. Çıkartma kuvvetlerini koruyan, Japon deniz gücü ise 2 uçak gemisi ve 1 hafif uçak gemisi ve 8 kruvazörden teşkildir.

Savaş taktik açıdan bir Japon zaferi, stratejik açıdan Amerikan zaferidir. Japonlar Lexington uçak gemisi içinde olmak üzere toplam 42,500 tonluk savaş gemisi batırmasına karşın hafif uçak gemisi Shoho dahil olmak üzere 19,000 tonluk gemi kaybetmişti.

Ancak kalan iki Japon büyük uçak gemisindeki hasar ve üzerindeki uçaklardaki kayıplar, Shokaku ve Zuikaku uçak gemilerinin (hatırlarsanız bu gemiler Pearl Harbor baskın gücü içindeydi.) Japonya’ya geri dönmesini zorlayacaktı.

Yamamoto çıkarma gücünü de geri çağırmak zorunda kalmıştı. Avusturalya rahat bir nefes alabilirdi.

Amerikalıların, Lexington’ın kaybından sonra sadece 3 uçak gemisi kalmıştı ki, Yorktown da aynı savaşta ayrıca hasar görmüştü.

Yamamoto, Tokyo’nun bombalanması ve Mercan Denizi Savaşı’ndan sonra Amerikalıların toparlanmaya başladığının farkındaydı. Endüstriyel kapasitesini çok iyi bildiği Amerikalılara tek ve öldürücü darbe indirmek için zamanın azaldığının farkındaydı. Bu yüzden kalan Amerikan Pasifik donanmasını tuzağa çekmek için, Amerikalıların asla vazgeçemeyeceği bir noktayı kendisine hedef seçmişti. Adı gibi konumunu da Pasifiğin tam ortasında bulunan Midway Adası sonraki hedefti.  Tüm Japon donanması bu operasyon için üçe bölünmüştü. Küçük bir bölümü Amerikalıları şaşırmak için kuzeydeki Aleut Adalarına taarruz edecek. Amiral Nagumo komutasındaki dört uçak gemisinden oluşan vurucu güç, Midway’deki havalimanı ve uçakları savunmayı imha edecek ve ardından gelen büyük zırhlı savaş gemilerinin oluşturduğu güç Midway’i ele geçirecekti.

Midway’i kaybetmek istemeyen Amerikalılar kalan uçak gemilerini de bölgeye sevk ettiğinde bu güç de artık birleşmiş olan Japon donanması tarafından imha edilecekti. Midway düştükten sonra, Hawaii’ye taarruz edilecek, Hawaii de düştükten Amerikalılar anakaraları olan San Diego’ya kadar geri atılmış olacaktı.

Nagumo’ya güvenmeyen Yamamoto, ikinci vurucu gücün komutasını bizzat ele almıştı. Tüm savaşın kaderi 4-5 Haziran 1942’de belirlenecekti.

Amerikalılar, Japon haberleşme şifrelerini büyük ölçüde çözmüştü. Bu sayede Japonların Midway hamlesi karşı hazırlık yapmaya başlandı. Ancak Amerikalıların elinde sadece  sağlam iki uçak gemisi, Enterprise ve Hornet bulunuyordu. Mercan Denizi Savaşı’nda yaralanan Yorktown 48 saat içinde Pearl Harbor’da onarıldı. Nagumo’nun 6 ay önce tahrip etmediği tamir ve bakım tesislerinde…

Üç Amerikan uçak gemisi derhal Midway’e hareket etti ve Nagumo’nun 4 uçak gemisini aramaya başladı. Nagumo ve Yamamoto’nun filoları arasında tam bir telsiz sessizliği olduğu için Nagumo’nun filosu tespit edilemedi. Ancak Japonlar Midway’i uçak gemilerinden kalkan uçaklarca bombalandığında Japon vurucu gücünün varlığı saptanmış oldu.

Nagumo, Midway açıklarında önemli bir hata yaptı. Midway havalimanını bombalarken, keşif uçakları Amerikan filosunun bir bölümünün yerini saptadı.

Nagumo müthiş bir kararsızlık içindeydi. Uçak gemilerinin üzerinde hazır bekleyen uçaklar için öncelikli hedef Midway hava limanı mı olmalıydı? Yoksa sadece bir uçak gemisinden teşkil olduğunu düşündüğü filoya mı taarruz etmeliydi?

Nagumo gelen haberlere göre güvertede hazır uçakların üzerindeki cephaneyi değiştirirken çok kritik dakikaları da yitirdi.

Halbuki Amerikan filosu ilk tespit edildiğinde bu gücün yok edilmesi için uçaklara torpil yüklenmesi gerekirken, uçaklar Midway’e bir sonraki taarruz için bomba yüklenmişti. Üstelik Nagumo Midway’e olan taarruzu devam ettirerek uçak gemilerinin hava gücünü böldüğü gibi, Midway’den dönen uçakları beklemek zorunda kaldığı için filosunun yerini değiştiremiyordu.

Karar değiştiren Nagumo bu kez uçakların üzerindeki bombaların sökülerek, torpil yüklenmesini emredince tüm savaşın kaderi belirlendi. Kaybedilen zaman, üç Amerikan uçak gemisine saldırı için inisiyatifi vermişti.

Üç Amerikan uçak gemisinden kalkan uçaklar; Japon uçak gemilerini üzerinde henüz kalkamamış mühimmat yüklü uçaklar ile yakaladı. Üç Japon uçak gemisi; Akagi, Kaga ve Soryu dakikalar içinde alevler içinde kaldı.

Hiryu uçak gemisi Yorktown uçak gemisine karşı taarruz ederek saf dışı bırakmasına rağmen, Enterprise ve Hornet karşı taarruz ile Hiryu’yu batırdı.

Japonlar, 4 büyük uçak gemisi ve 250 uçak kaybetmişti. Amerikan kayıpları sadece 1 uçak gemisi ve 150 uçaktı. Japonlar asla uçak gemilerinin ve kaybettikleri deneyimli pilotların yerini dolduramayacaktı. Yamamoto elinde hava gücü kalmadığı için Midway’i işgal edecek ikinci filoyu geri çekti.

Amerikalılar 2 aydan geçtikten sonra Midway’in 5500 km. güney batısındaki Guadalcanal Adası’na karşı taarruzda bulundu. Bu savaş tam 6 ay boyunca bir yıpratma savaşına dönecek, bu yıpratma savaşı sırasında, Yamamoto Amerikan donanmasını yeni bir tuzağa çekemeyecekti.

Japonlar bu geceli gündüzlü uzun savaşta 1 hafif uçak gemisi, 2 ana muharebe gemisi, 3 ağır kruvazör ve 680 uçak kaybetti. Amerikalıların kayıpları da ağırdı: Bir uçak gemisi, 6 kruvazör ve 610 uçak. Ancak Japonların kayıpları telafi edilemez durumdaydı.

Amerikan sanayi gücü 1942’de iyice ısınmış 1943 yılında tam idmanlı bir aletin sahip olduğu güce ulaşmıştı.

Amerikalılar 1942’de 48,000 uçak üretirken, çoğu hafif olmak üzere 18 uçak gemisi, 4 ana muharebe gemisi, 8 kruvazör üretebilmişti. Japonlar ise aynı yıl 4 uçak gemisi, 1 ana muharebe gemisi ve dört kruvazör üretebilmiş, üretebildiği uçak sayısı 8,800’de kalmıştı.

Amiral Yamamoto, savaşın daha Pearl Harbor sonrasında kaybedilmiş olduğunun farkındaydı. Midway ve Guadalcanal’dan sonra Japonya’nın yenilgisinin mutlak olduğu ortaya çıkmıştı.

Yamamoto’nun stratejisi, bir yıl içinde Mariana Adaları’na kadar Japonların yavaş yavaş ve savaşarak geri çekilerek, kazanılacak zaman ile bu adaların batmaz uçak gemileri gibi kullanılması ile  ABD Donanmasına ağır bir darbe indirmeye dayanıyordu.  Japonya için şerefli bir barış anlaşması ancak bu şekilde sağlanabilir idi. Ancak bu olasılığın da çok düşük olduğunu biliyordu.

Yamamoto, bu strateji için Solomon Adaları’nda 1943’ün ilk aylarında başarılı bir hava savunması yönetti. Amerikalılar hem sayısal hem de niteliksel olarak üstün olmasına rağmen ağır kayıplar verdi. Japon kayıpları daha hafif ama yeri doldurulamazdı.

Yamamoto, yeni sınıf Amerikan uçak gemilerinin, P-38 ve F4U Corsair uçaklarının ve radarın Amerikalılara nasıl bir niteliksel üstünlük sağladığının farkındaydı.  Japonların niteliksel üstünlüğü de 1942 sonunda kaybolmuştu. Üstelik Amerikan denizaltıları Japonların lojistik olanaklarını oldukça zorlaştırmıştı. Japon donanması, Japonya’nın petrol içinde yüzmesine büyük bir petrol kaynağına rağmen yakıt sıkıntısı çeker duruma gelmişti. Bu nedenle Yamamoto, kritik adaları adeta birer uçak gemisine dönüştürerek savaşmayı tercih etmişti.

 

Yamamoto, 1943 Nisan ayında kritik önemdeki Güney Pasifik hava savunmasını kendi varlığı ile desteklerken, aslında bir samurayın kendi sonunu hazırlaması gibi kendi ölümünü de planlamıştı. Japon hava üslerini bizzat denetlemesinin yaratacağı riski çok iyi biliyordu.

Nitekim Amerikalılar haberleşme kodlarını çözerek Amiral’in Bougainville yakınındaki bir hava üssünü ziyaret edeceğini öğrendi.

Bizzat Başkan F.D.Roosevelt’in onayı ile bir uçak filosu Yamamoto’yu taşıyan uçak grubuna taarruz edecekti. 16 adet  P-38 uçağı, tam 500 km. boyunca adeta denize yapışarak alçaktan uçarak,  Yamamoto’nun içinde bulunduğu Mitsubishi “Betty” tipi bombardıman uçağını düşürdü.

 

Amiral’in vücudu, sağ eli katanasının kabzasını sıkıca  kavramış olarak bulundu.

Yamamoto, başından kazanılmasını ümitsiz gördüğü ve karşı olduğu bir savaşı planlamak zorunda kalan değerli bir stratejisyen idi. Üstelik dehasını yansıttığı strateji, kendi seçmediği ve vizyonunu anlayamayan astları sayesinde bozulmuş ve büyük yenilginin bir parçası haline gelmişti. Japon genelkurmayı, Japon donanmasını kara ordusunu hedefe götürüp, getirecek yan bir araç olarak görmüştü. 1944 Haziran’ında, neredeyse Yamamoto’nun ölümünden 14 ay sonra Japonya anakarasını koruyacak son kale olan Mariana Adaları düştüğü zaman, Japon genelkurmayı deniz savaşlarını kaybettikleri için savaşı kaybedeceklerini anlayacaklardı.

Epilog

  • Yamamoto’nun cenazesi için Tokyo’da büyük bir tören düzenlendi. Cenaze, tören alanına çok sevmiş olduğu gizli sevgilisinin evinin önünden geçirilerek götürüldü.
  • 1944 yılının mayıs ayında Japonlar, Himalayalar üzerinde uçan kanat açıklığı tam 14 katlı bir binaya denk gelen devasa B-29 ağır bombardıman uçaklarının varlığını fark etti.
  • Yamamoto’nun ölümünden sonra 1944 Haziran’ına kadar Pasifik’te ortalık nispeten sessiz kaldı. Sessizlik, 1944 Haziran’ında Mariana Adaları’nın önünde muazzam bir donanmanın görülmesi ile sona erdi. ABD’nin üretim gücü 1942-1944 arasında olağanüstü bir düzeye çıkarak, Amerikan donanmasını tahmin edilemez bir güce ulaştırmıştı.  Amerikalılar tarihin en büyük donanması ile 1944 Haziran’ında Fransa, Normandiya’ya çıkarma yaparken, tam 12,000 km. ötede 15 uçak gemisinden teşkil muazzam bir donanma Mariana Adaları’nı korumak için görevlendirilen Japon donanmasını perişan ediyordu.
  • Mariana Adalarını ele geçiren Amerikalılar, hızla bu adalar üzerinde ağır bombardıman uçakları için hava üsleri kurmaya başladı.
  • 9 Mart 1945 tarihinde Tokyo, Mariana Adaları’ndan kalkan B-29’lar tarafından tamamen yakıldı. 100,000 sivil bir gecede hayatını kaybetti. B-29’lar 1945 Mart-Ağustos ayları arasında tüm Japon şehirlerini harabeye çevirdi. Tam 1 milyon sivil hayatını kaybetti.
  • Mariana Adaları’ndan kalkan B-29’lar 6 Ağustos 1945 tarihinde Hiroşima’ya, 9 Ağustos’ta Nagazaki’ye atom bombalarını bıraktı.

Burak Köylüoğlu

Mail listesine katılın

Yeni yazılardan haberdar olun.

Teşekkürler! Kayıt oldunuz.

Üzgünüz. Kayıt olamadınız.

İLGİLİ Yazılar

error: Tüm içerik koruma altındadır!